Hipoglisemi ve Hiperglisemi Durumunda İlk Yardım (Diyabet)

Şeker hastalığı (Diyabet)  önemli bir sağlık sorunudur. Gün olmuyor ki yeni bir şeker vakası tespit etmeyelim. Genetik özellikten dolayı da özellikle ailede şeker hastalığı olanların kontrolleri ve erken tespitleri daha önem arz etmektedir. Şeker bütün organları olumsuz yönde etkiler. Bazen geri dönüşü olmayan arazlar bırakabilir. Düzensiz insülin kullanmak, diyete uymamak,  Aşırı kilo vs. sebeplerden dolayı şeker seviyesi kontrolsüz bir şekilde yükselebilir ve kişi yavaş yavaş komaya doğru gidebilir. Ağız kokusu, gözlerde kararma, ağız kuruluğu, huzursuzluk gibi belirtiler kişinin gidişatı hakkında fikir verir. Böyle durumda insülin kullanarak kişinin şeker seviyesi düşürülmeye çalışılır.  Diyabet hastalarının kimlik bilgisi gibi yanlarında hastalığını belirten kartları olmalıdır.  İnsülin kullanıp kullanmadığı, kullanıyorsa hangi sıklıkla ve hangi dozda yapıldığı bu kartta belirtilmelidir. Çünkü kişinin şuuru bulandıkça ona faydalı olmak için hastalık ve tedavisi hakkında bilgi sahibi olunulması lazımdır.  Diyetine ve ilacına dikkat etmeyen, bunu önemsemeyen, benim canım çekiyor yemeden duramıyorum diyenlerin gidişatları maalesef kötüdür.

Hipoglisemi özellikle şeker hastalarında karşılaşılmak üzere, kan şeker miktarının düşmesi ile ortaya çıkan bir koma durumudur.  Bazı hastalıklarda olabilir. Karaciğer hastalıkları, pankreas hastalıkları, böbrek  ve böbrek üstü fonksiyon bozuklukları gibi. Şeker hastaları ilaçlarını ve diyetini düzgün bir şekilde uygulamalı ve dozlara dikkat etmelidir. Bazı hallerde insülin dozunu artırmak gerekebilir.  İnsülini dozun üzerinde uygulayan hastada şeker düşüklüğü görülebilir ve genelde kan şekerinin  45 in altına indiği durumlarda önce şuur bulanmaya başlar.  Renk soluklaşır, soğuk soğuk terlemeler olabilir ve bazı kas krampları görülebilir. Kişi huzursuzdur, titremeler, ağız kuruluğu ve baygınlık hali gibi durumlar görülebilir. Önemli olan, komaya girmeden müdahale etmektir. Şeker hastaları bunun eğitimini almışlardır ve yanlarında şeker veya şeker kaynağı olarak bazı meyveleri taşırlar (kuru üzüm, elma, kayısı gibi). Şekerinin düşeceğini hisseden kişi meyve yiyebilir, meyve suyu içebilir veya yanında taşıdığı şekeri yiyebilir. Eğer koma hali yani uyarılara cevapsızlık hali oluşursa, boğulma riskini önlemek için ağızdan bir şey verilmeden acilen 112 ile irtibata geçilir. Şeker hastalarının böyle durumlarda kullandığı enjeksiyonları evlerinde veya işyerlerinde, yani her an ulaşabilecekleri bir yerde bulundurmaları önemlidir. Epilepsi hastaları gibi , şeker hastaları da hastalıklarına ait bilgi kartını arayanların rahatlıkla bulabilecekleri şekilde yanlarında taşımaları gerekmektedir.  Unutmayalım ki her zaman yanımızda bizim durumumuzu bilen birisi bulunmayabilir.

Ara öğünleri ve yemekleri önerilen şeklin veya aralıkların dışında yemek şeker hastası için şekerin yükselmesine veya düşmesine sebep olabilecek bir risktir. Yaşamsal organların tek enerji kaynağı olan şekerin düşmesi hayati bir öneme haiz olup, kişilerin şeker komasına girmeleri mutlaka önlenmelidir.  Alkol kullanmak da karaciğeri olumsuz etkiler ve metabolizma da yaptığı olumsuzluklardan dolayı şeker düşmesine sebep olabilir. İster kimyasal olsun, ister natural olsun şeker hastaları kullandıkları ilaç veya ürünler hakkında hekimlerine danışmalı ve kendi isteklerine göre değil, hekiminin önerilerine göre dozları ayarlamalı, kendi kendine şeker ölçmeyi mutlaka gerektiğinde yapmalı, ancak ARTIK BENİM ŞEKERİM NORMAL diyerek ilaçlarını kendi kendine KESMEMELİdir.

Kan şekerinin yüksekliğinin (hiperglisemi) belirtilerini de iyi bilmek gerekebilir. Ağız kuruluğu, çok su tüketme, sık idrara çıkma, sık acıkma ya da beklenmedik şekilde iştahsızlık, yorgunluk veya uyku hali, açılan yaranın geç iyileşmesi, ciltte kuruma ve kaşıntı, sık enfeksiyon, gözlerin bulanık görmesi, ayaklarda yanma hissi, cinsel fonksiyonlarda yetersizlik ve beklenmedik şekilde aşırı kilo kaybı gibi durumlar şeker yüksekliğinin belirtisidir. Normalde pankreas bezinden salınan insülin, şeker seviyesini kontrol altında tutar. İnsülin yeterince salınamaz ise şeker kontrol edilemez ve yükselir, böyle durumlarda oral antidiyabetiklerle ve daha da güvenilir ve etkili olan İnsülin ile şeker kontrol altına alınır. Her halükarda diyet mutlaka vardır.

Paylaş:

Bir Cevap Yazın